KELİME | MA’NASI | |
Ta’yîn | تعيين | Yerini belli etmek. *Vazifeye göndermek, vazifelendirmek. * Ayırmak. |
Taallûk | تعلق | Bağlılık. Münasebet. Alâkalı oluş. Ait olma. *Dünya alâkası. *Sevme. |
Tafsîl | طفصيل | Etraflı olarak bildirmek. *açıklamak, şerh ve beyan etmek. İzah etmek. |
Tahsîn | تحسين | Beğenmek ve alkışlamak. *Tezyin eylemek, güzelleştirmek. *İyi ve güzel bulmak. |
Tashîh-i i’tikâd | ﺍﻋﺘﻘﺎﺩ تصحیح | İnancı, daha iyi ve daha doğru hâle getirmek. Düzeltmek. |
Te’vîl | تاٴويل | Döndürmek. Bir nesneyi red ve ircâ etmek. |
Te’yîd | تاٴييد | Kuvvetlendirme. Sağlamlaştırma. Metânet verme. *Doğrulama. Doğru çıkarma. Destekleme. |
Tebdîl | تبديل | Değiştirmek. Tağyir (başkalaştırmak. İyiden kötüye değiştirmek) etmek. Bir şeyi başka bir hâle veya şeye değiştirme. |
Tekellüm | تکلم | Konuşmak. Söylemek. |
Tesmiye | تسميه | İsimlendirme. Ad verme. *Besmele çekme. |
Tevâtür | تواتر | Kuvvetli haber. *İçinde yalan ihtimali olmayan ve bir cemâate dayanan kuvvetli haber, ferdi olmayıp cemâate âid olan sağlam haber. |
Tezâyüd | تزايد | Ziyâdeleşme, artma, çoğalma. Söz vesâir şeyleri tekellüfle çoğaltma. |
"GENÇLER! Gavur lisânlarını öğrenmek ve hâfızalarınıza bir çengel gibi geçirmek için çekdiğiniz çileleri, dökdüğünüz terleri, oynattırıldığınız oyunları, ve harıl harıl akıttırılan zamanlarınızı bir düşününüz! Eğer bütün bunlara rağmen ecdâdınızın yazı ve lisânını da zihin, kalb ve rûhunuza bir hayat iksiri olarak nakşetmenin çok daha az çilesine talib olamazsanız, o ecdâdın belinden gelib yolundan gitdiğinizi istifâya hazır olunuz!." (Ahmed Selâmî)
5 Haziran 2011 Pazar
-T-
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder